Okuduklarımız ve duyduklarımızdan dolayı temkinli davranıp havalimanından otelimize transfer ayarlamıştık. Birçok defa teyit almamıza rağmen (malum kurumsal hayat alışkanlığı hatırlatma yapmadan duramıyoruz) karşılayan kimse olmadı.
Bunun üzerine havalimanından bir taksiciyle anlaştık.Bu arada duyduğumuz ilk kelimeler "Jambo" (Merhaba) "Hakuna Matata" (Sorun değil) ve "Karibu" (Hoşgeldiniz/Rica ederim) oldu. Yazım hataları olabilir. Swahili bilen arkadaşlarımız kusura bakmasın:) Taksiciyle yaptığımız klasik pazarlıktan sonra (30'a 1 kala öğrenciyiz edebiyatı hala çalışıyor) şoför Steven'la yol boyunca sohbet ederek otelimize ulaştık. Yarın için görüşmek üzere sözleşip ayrılırken kartvizitimizi Steven'a vermemiz hem öğrenci olmadığımızı ortaya çıkardı hem de Steven'ın ertesi gün için alacağı bahşişi ikiye katladı:)
Nairobi'de anladığımız kadarıyla iki mevsim var: Sıcak ve çok sıcak. Biz güneyli kökenlerimiz sayesinde havaya alışmakta zorlanmadık. Kırsal alanlardan sürekli göç alan başkent Nairobi; yoğun trafiği, çarpık kentleşmesi ve yetersiz altyapısıyla bize çok tanıdık geldi. Gözümüze çarpan bir başka durum da Nairobi'nin tam bir "Muz Cumhuriyeti" olması. Belki siyaseten bu Kenya için de söylenebilir ama biz gerçek anlamından bahsediyoruz. Türkiye'de her köşebaşında görebileceğimiz simitçiler gibi Nairobi'de de muzunu kapan yollara çıkmış satış yapıyor. Doğası ise adı gibi yeşil. Nairobi "Güneşin altındaki yeşil şehir olarak" anılıyor. Ama bir Avrupa ya da Karadeniz yeşili gözünüzde canlanmasın.Geniş ıslak çimenlik alanlar yerine burada zürafaların ağzına layık upuzun ağaçlar var.
Uhuru Park'ta ağaçlar gibi kuşlar da kocaman.Kenya'nın güvercinleri Marabou Stork halk dilinde ise tembel ve çirkin olduklarından "ugly birds" olarak anılıyor
2-3 gün yazi goremeyince yazmaktan vazgectiniz sandım. Takipteyim :)
YanıtlaSilhassou