Translate

18 Ocak 2014 Cumartesi

Ne Olacak Bu Kenya'nın Hali?

     Taksiye binilir de taksici muhabbeti yapılmaz mı? Kenya'dayız demedik ülke sorunlarından emlak piyasasına merak ettiğimiz herşeyi şoförümüz Jonathan'a sorduk:) 
Mobilyalı 3 odalı bir ev $50.000.Yatırımlık ev alıp unutmak isteyenlere duyurulur ama malum işler karışık sonsuza kadar unutma ihtimaliniz de var :)

     Nairobi büyük şehirlerdeki benzer sorunları yaşıyor. Yalnız birazcık uçlarda. Mesela şoförümüze göre gerçek işsizlik %62. Buna rağmen nispeten gelişmiş bir kent olması nedeniyle göç almaya devam ediyor. Bununla savaşmak için hükümet bedelsiz krediler vererek küçük işletmelerin -gördüğümüz kadarıyla hediyelik eşya ve muz işletmeleri:)- açılmasını destekliyormuş. 


     Nairobililer kendi aralarında Swahili-İngilizce karışımı bir dil olan "Sheng" dilini konuşuyorlar. Duyduğumuz bazı kelimeler bize tanıdık gelince bu konuyla ilgili sohbet ettik ve öğrendik ki; Swahili arapça kökenli bir dilmiş ve benzer kelimeler buradan geliyormuş. Bunun dışında da şehirde Arap etkisini hissetmek mümkün. 
Bu taksici muhabbetinden sonra araştırmamızı biraz daha bilimsel boyuta taşımak üzere Harem-Gebze dolmuşunu kullananların hiç de yadırgamayacağı "Matatu" lardan birine atlayıp kentin önemli müzelerinden biri olan Kenya National Archives'e uğradık. Bu müzede sadece Kenya ile ilgili değil tüm Afrika halklarıyla ilgili birçok şey sergileniyor ve anlatılıyor. 
Burada öğrendiğimize göre Kenya'yı 42 farklı kabile oluşturuyormuş. Tüm bu kabilelerin farklı dilleri olmasına karşın ortak olarak Swahili konuşuyorlar. Massailer de bu kabilelerin en küçüklerinden biri olmakla birlikte savaşçı kimliklerinden ötürü en meşhuru. Tahminimizce mottoları "Savaş ve Seviş" olan Massai ve benzeri kabilelerin başka özellikleri de var. Mesela tek eşli bir erkek "tam bir adam" sayılmadığı için erkeklerin birden fazla hatta 10 ve üzeri karısı olabiliyormuş. Dahası misafirlerine bu eşlerden birini de sunuyor ve üstelik bunun reddedilmesini de kabalık olarak görüyorlarmış. Kısacası bir Massai köyüne yatılı misafirliğe gidecek olursanız hazırlıklı olmakta fayda var:) 
Sömürge döneminde Nairobi küçük bir demiryolu kasabası olarak kurulmuş.
İngilizlerin bu demiryolu inşaatında çalıştırmak üzere getirdiği hintli işçilerin "Hep beraber taşıyalım" anlamında söyledikleri "Harembee" bugün Nairobi'nin resmi amblemi ve sözü olmuş. Sömürge dönemi sonrası Kenya'nın yakın tarihinde ise suikasta kurban gitmemiş önemli şahsiyet yok gibi. Bu kişilerin en önemlilerinden biri de Barack Obama'nın babasını burs vererek okumaya gönderen Tom Mboya. 



Müzenin çevresi de şehrin diğer bölgeleri gibi canlı ve hareketli. Bu gezintilerimiz sırasında bizden başka beyaz kimseye rastlamadık. Havasından mıdır suyundan mıdır yoksa işsizlikten midir bilinmez insanlar İstanbul'da olduğu gibi bir yere yetişme telaşı içinde değil gibiydiler. Herhangi bir soru sorduğumuzda bize baştan savma olmayan bir şekilde ve güleryüzle karşılık verdikleri için Nairobi'den güzel anılarla ayrılıyoruz ve tekrar gelip daha uzun süre kalmayı ümit ediyoruz. 

Unutmadan;
  • Birşey satın almak isterseniz rahatlıkla üçte bir fiyatına pazarlık yapabilirsiniz. 
  • Her büyükşehirde dikkat edilmesi gereken temel güvenlik kurallarına uyulduktan sonra güvenliğin ciddi bir problem olduğunu düşünmüyoruz. 
  • Bizim yaptığımız gibi her güleryüzlü sempatik yerliye bahşiş bırakmanıza gerek yok:) 
  • Yüksek rakımından ötürü sineklerle bulaşabilecek herhangi bir hastalık riski düşük.

UGALİ:Yiyen de Pişman Yemeyen De

     Genel olarak tercihimiz elbetteki yöresel yemeklerin tadına bakmak. Bu amaçla ne yenir ne içilir diye sorup soruşturduğumuzda herkesten ortak bir cevap aldık: UGALİ ! Böylece hem Ugali'yi hem de diğer geleneksel yemekleri denemek için ilk gün Mesob (Şimdiki adıyla Red Sea) adındaki Etiyopya-Kenya restaurantına ikinci gün ise geleneksel bir Kenya restaurantına gittik. Mesob dekorasyonu itibariyle bir köy kahvehanesinden farksızdı. Girmekte biraz tereddüt etsek de sempatik garsonu ve menüdeki geleneksel yemekleri görünce oturmaya karar verdik.
                                                                 Yemeklerden önce ve sonra el yıkama seremonisi


     Diğer mekan ise tipik bir esnaf lokantası görünümündeydi. Mesob'ta garsonumuzun tavsiyelerine uyarak Etiyopya Mutfağı'ndan Zigini ve Shekla Tibs Kenya Mutfağı'ndansa meşhur Ugali'yi seçtik. Bunların yanında -bizdeki tandır ekmeği misali- krep görünümlü pirinç ekmeği veriliyor. Bu ekmeği ilginç bulmakla beraber damak tadımız tandır ekmeğini aradı.
Shekla Tibs biberli et kavurmaya benziyor

 
                                                    
                                                  Zigini Hint Mutfağı'ndaki yemekler gibi sarımsaklı ve bol baharatlı














                             Ugali ise pirinç,mısır,patates püresi arası bir yemek.Bize pek anlamlı gelmedi :)

    Bu güzel yemeklerin üzerine acı bir Etiyopya kahvesi içmesek olmazdı. İyi ki de içmişiz. Çünkü sevimli garsonumuz geleneksel kahve takımı ve beraberinde kokusuyla bize hiç de yabancı gelmeyen tütsü eşliğinde güzel bir sunum yaptı. 




     İkinci gün yediğimiz Kienyeji sonrası Kenya Mutfağı ile görüşümüz netleşti. Doyurucu, ucuz, bol karbonhidratlı.




17 Ocak 2014 Cuma

JAMBO AFRİKA


     Okuduklarımız ve duyduklarımızdan dolayı temkinli davranıp havalimanından otelimize transfer ayarlamıştık. Birçok defa teyit almamıza rağmen (malum kurumsal hayat alışkanlığı hatırlatma yapmadan duramıyoruz) karşılayan kimse olmadı. 
     Bunun üzerine havalimanından bir taksiciyle anlaştık.Bu arada duyduğumuz ilk kelimeler "Jambo" (Merhaba) "Hakuna Matata" (Sorun değil) ve "Karibu" (Hoşgeldiniz/Rica ederim) oldu. Yazım hataları olabilir. Swahili bilen arkadaşlarımız kusura bakmasın:) Taksiciyle yaptığımız klasik pazarlıktan sonra (30'a 1 kala öğrenciyiz edebiyatı hala çalışıyor) şoför Steven'la yol boyunca sohbet ederek otelimize ulaştık. Yarın için görüşmek üzere sözleşip ayrılırken kartvizitimizi Steven'a vermemiz hem öğrenci olmadığımızı ortaya çıkardı hem de Steven'ın ertesi gün için alacağı bahşişi ikiye katladı:) 

     Nairobi'de anladığımız kadarıyla iki mevsim var: Sıcak ve çok sıcak. Biz güneyli kökenlerimiz sayesinde havaya alışmakta zorlanmadık. Kırsal alanlardan sürekli göç alan başkent Nairobi; yoğun trafiği, çarpık kentleşmesi ve yetersiz altyapısıyla bize çok tanıdık geldi. Gözümüze çarpan bir başka durum da Nairobi'nin tam bir "Muz Cumhuriyeti" olması. Belki siyaseten bu Kenya için de söylenebilir ama biz gerçek anlamından bahsediyoruz. Türkiye'de her köşebaşında görebileceğimiz simitçiler gibi Nairobi'de de muzunu kapan yollara çıkmış satış yapıyor. Doğası ise adı gibi yeşil. Nairobi "Güneşin altındaki yeşil şehir olarak" anılıyor. Ama bir Avrupa ya da Karadeniz yeşili gözünüzde canlanmasın.Geniş ıslak çimenlik alanlar yerine burada zürafaların ağzına layık upuzun ağaçlar var.
Uhuru Park'ta ağaçlar gibi kuşlar da kocaman.Kenya'nın güvercinleri  Marabou Stork halk dilinde ise tembel ve çirkin olduklarından "ugly birds" olarak anılıyor

Air Arabia ile Nairobi'ye Gidiş

    Afrika'da bizi nelerin beklediğinden bahsetmeden önce kısaca uçuş tecrübelerimizden söz etmek belki ileride benzer seyahatleri yapmak isteyeceklere yardımcı olabilir. 
     Daha önce ikimizin de hiç uçmadığı bir havayolu olan Air Arabia'yı diğer tüm biletlerimiz gibi uygun fiyatlı olması, tarihlerinin ve varış saatlerinin bize uymasından ötürü seçmiştik. Dolayısıyla bir takım çekincelerimiz de yok değildi. Üstelik klasik uçuş bilgilerinin anons edilmesinden sonra önümüzdeki küçük ekranlardan TRT'nin iftar saati programlarındaki görüntüleri aratmayacak bir klip eşliğinde yolculuk duasının okunması da endişelerimizi yatıştırmaya yetmedi. Hatta aksine son duamızı eder gibi hissettik:) Bu arada Air Arabia da modaya uymuş ve Pegasus'tan farklı olarak biraz paraya kıyıp çalışanların çocukları yerine her milletten çocuk oyuncuyla uçuş kurallarını anlatan bir video hazırlamış. Eğer videoya bakmadan sadece dinlerseniz Al Jazeera haber bülteni dinler gibi hissediyorsunuz. 
     Bunlarla beraber Air Arabia her iki uçuşumuzda da tam zamanında kalkması, geniş koltuk aralıkları ve yumuşak inişleriyle ikram yapılmamasına rağmen bizden 10 üzerinden 11 aldı.

16 Ocak 2014 Perşembe

Yolculuk Öncesi

Çevremizin bize sıkça yönelttiği soruları şizofrenik bir röportaj tadında yanıtlamaya çalıştık. 

Ne zaman ve nasıl böyle bir şey yapmaya karar verdiniz? Kimin fikriydi bu seyahat?
Bu mini dünya turu fikri ne birden doğdu ne de birimize mal edilebilir. Hani filmlerde olur ya ana karakterin başından ciddi bir şey geçer sonra tüm gemileri yakıp terk-i diyar eyler. Bizde öyle bir şey olmadı. Yeni yerler görmek, farklı kültürler tanımak her zaman aklımızdaydı. Erasmus programı kapsamında Fransa’ya gittiğimizde de Türkiye’ye dönmeden önce mütevazi bir mini Avrupa turu yapmıştık. O yüzden bu turla birlikte coğrafi kapsamı biraz genişletmiş olduk.
Bundan 2 yıl kadar önce gelecekle ilgili planlarımızdan konuştuğumuz bir sohbet esnasında (aslında o dönem kafamız da biraz karışıktı) ortaya attığımız planlardan biri de buydu. Konuştuğumuz tüm planların (Yurt dışında yüksek lisans, iş kurma vs -yani arkadaşlarla bir araya gelindiğinde konuşulan tipik konular :) artısını eksisini masaya yatırdık. Hatta her plan için bir sayfa alıp sayfanın bir kenarına bize pozitif katkısını (Psikolojik, kültür, kariyer vs anlamında) diğer yarısına da maliyetini (para, zaman, kariyer vs anlamında) yazdık. Kararımız ne olursa olsun ihtiyacımız olan bütçe aşağı yukarı benzerdi. Biz de bu süre zarfında öncelikli olarak bu parayı biriktirmeye odaklandık. Bir yandan da tüm alternatiflerle ilgili araştırmalarımıza devam ettik.
2013 Ağustos ayında, 30’una  gelmeden asıl yapmak istediğimizin, bizi en çok mutlu edecek planın bu seyahat olduğuna karar verdik. İlk uçak biletini aldığımızda da artık geri dönüşü olmayan yola girdiğimizi anladık :) İlk yolculuğumuz 16 Ocak’ta. Nairobi’ye uçuyoruz.

Sizce de bu yolculuğun zamanlaması biraz manidar değil mi?
;)

Yolculuğunuz ne kadar sürecek? Kaç kişilik bir yolculuk bu?
Aslında ilk başta 6 aylık bir yolculuk vardı aklımızda. Sonra malum iktisadın temel kısıtları (zaman ve bütçe) nedeniyle süreyi biraz kısmak durumunda kaldık. Yolculuğumuz tam 4 ay sürecek.  Karı-koca olmak üzere iki kişiyiz. :) Yol boyunca kızlı-erkekli arkadaşlarımızdan da bize eşlik edecekler olabilir.

Yakınlarınız böyle bir yolculuğa çıkacağınızı öğrendiğinde nasıl bir tepki verdiler?
Aslında pek şaşırmadılar. Böyle “marjinal” hareketleri bizden görmeye alıştılar sanırım :) Ailemiz dikkatli olmamızı söyledi. Tüm arkadaşlarımız, dostlarımız, ailemiz bizim adımıza mutlu olduğunu dile getirdi.

Rotayı nasıl çizdiniz?
Rotayı çizerken bilgisayardan dünya atlasını açtık. (Gönül isterdi ki duvarı kaplayan bir haritamız ya da minyatür dünya küremiz olsun oradan bakalım) Öncelikle gitmek istediğimiz kıtaları seçtik. Her ikimiz de egzotik yerleri görmeyi arzuladığımız ve seyahat bütçesine ancak 2013 sonuna doğru ulaşacağımız için bu aşamada pek sıkıntı yaşamadık. Güney yarımküredeki tüm bölgeleri listeye aldık :) Sonra ülkeleri belirledik. Kimi yerlerde gideceğimiz tarihte mevsim uygun değildi, bazı ülkelere hem güvenlik hem coğrafi koşullar nedeniyle ulaşım çok zordu, kimisi içinse oraya gitmek bütçeyi oldukça yukarı çekiyordu… Böyle böyle ülkeleri eledik. Son olarak da ulaşım masrafının en uygun olduğu ve ölmeden önce görmemizin dikte edildiği değil bizi en çok heyecanlandıran ülkeleri barındıran güzergahı seçtik. Elerken duygusal anlar da yaşadık. Özellikle Peru ve Madagaskar’dan ayrılmak çok zor oldu. Onlara da başka bir zaman uğrayıp gönüllerini alacağız.

Seyahat programını planlarken herhangi bir acenteden vs danışmanlık aldınız mı?
Yok hayır almadık. Her şeyiyle turun bizim olmasını istedik. Doğrusuyla, yanlışıyla kendi kaderimizi çizmek, kendi hikayemizi yaratmak amacımız.

Uçak biletlerini alırken herhangi bir sadakat programından vs faydalandınız mı?
Bu konuda da oldukça araştırma yaptık. Yaptığımız araştırmalar ve çeşitli rota alternatiflerine göre çıkan bütçeler sonucunda  döndük dolaştık yine skyscanner.com’u tercih ettik. Bu tercihin maliyet açısından avantajı olsa da, zihnen bizi oldukça yorduğunu ve yıprattığını söylemeliyiz. Özellikle ikili ilişkileri kopma noktasına getirebiliyor:) Bir ara vazgeçmeyi bile düşündük.

Tahmini ne kadarlık bir bütçe ayırdınız?
50.000-60.000 TL (25.000 USD-30.000 USD. Dolar o zaman 2.00 TL idi) arası bir bütçe öngörüyoruz.  Tüm parayı kur riskinden korunmak için USD’ye çevirdik. O tarihte 1 USD=2 TL idi. Bu arada Merkez Bankası Başkanı’nın yıl sonu dolar kurunun 1.92 olacağını söylemesi kafamızı karıştırsa da kendi iktisat bilgimize güvenerek sonunda haklı çıktık. Bunun yaklaşık yarısı yola gitti. Diğer yarısını da konaklama, yeme-içme, gezme, eğlence, hediye olarak ayırdık. Bir şekilde idare edeceğiz. Yardımlar için hesap numaramız ….. :)

Yanınızda neler götürüyorsunuz? Valizinizdeki olmazsa olmazlar neler?

Yanımızda kişi başı bir valiz (Yaklaşık 15 kg), bir sırt çantası, bir uyku tulumu ve mat olacak. Valizlerden birinin kaybolması ihtimaline karşılık, her iki valize de birbirimizin eşyalarını koyduk. İlaçları bölüştük.
Olmazsa olmazlar: Para, pasaport, aşı karnesi, sıtma ilacı




Nasıl hissediyorsunuz?
Hala bu kadar uzun süreli bir yolculuğa gidecekmişiz gibi hissetmiyoruz. İkimiz de son güne kadar iş başındaydık. Mental ve fiziksel olarak hazır olduğumuzu söylemek güç. Sanki birkaç günlüğüne şehir dışına çıkacakmışız gibi hissediyoruz. Bazen heyecanlanıyoruz, bazen korkuyoruz (Kim derdi ki günün birinde bir sinekten bu kadar korkacağız), bazen tedirginiz (Hiç bu kadar üst üste uçak yolculuğu yapmamıştık. Asansörde ölme riskinin daha yüksek olduğunu düşünmeye çalışıyoruz ama o da bir yere kadar) özetle karmakarışık duygular içerisindeyiz.  Başımıza ne gelirse gelsin, ne yaşarsak yaşayalım doğru bir karar verdiğimize yürekten inanıyoruz.

Hazırlık aşamasıyla ilgili böyle bir seyahate çıkmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Tavsiyelerimizi yolculuğu tamamladığımızda vermek daha doğru olacaktır. Ancak şunu söyleyebiliriz ki, eğer böyle bir seyahat planlayacaksanız her ayrıntıyı düşünmelisiniz, çok araştırmalısınız ve üşengeç olmamalısınız. Onun dışında aşılarınızı 3 ay önceden yaptırmaya başlayın.

Son olarak hazır mısınız bakalım?

Birkaç eksiğimiz var. Bazı şeyler yoğunluktan ya son dakikaya kaldı ya da üzerinde yeterince düşünmeye vakit olmadı. Onları da kalkış saatine kadar tamamlayıp uçakta seyyah kafasına girmeyi düşünüyoruz :)