Dinamik, cool ve modern. Seul'u anlat bana derseniz söze böyle başlarız herhalde. Samsung, LG, Hyundai, Kia gibi dev markalarıyla son yılların ekonomi alanındaki gözde ülkesi Güney Kore'nin başkenti tek kelimeyle "yaşayan bir şehir". Gelişim sadece ekonomik kalkınmayla sınırlı kalmamış. Güney Kore bugün sinema, moda ve tasarımda Asya'ya yön veren bir ülke konumunda. Bu havayı Seul'de hissetmemek mümkün değil zaten.
Kore filmlerini izleyenler bilir, filmler oldukça şaşırtıcıdır. Gördük ki insanları da öyleymiş. Hem eğlenceliler hem de farklı ve yaratıcı
Şehri keşfetmeye Seul'un ruhuna çok uygun düşen bir yerden başladık: Trick Eye Museum. Adı üzerinde Göz Yanılgısı Müzesi sıradan bir müze değil. Burada derinlikli çizilen resimler sayesinde kendinizi resmin içinde buluveriyorsunuz. Klasik resimler kadar aynı zamanda bazı meşhur sahneleri de resmetmişler. Müzenin kendisi kadar Güney Koreliler'in poz verirkenki heyecanları da görülmeye değerdi doğrusu.
İster Örümcek Adam filminden bir sahnede, isterseniz de klasik bir resmin içindesiniz. Trick Eye Museum basit ama iz bırakan bir müze
Seul'de sokaklar oldukça canlı. İstatistiklere göre ülkede genç nüfus oranı az olsa da üniversite gençleri şehre ayrı bir enerji veriyor. Sokak yemekleri hem değişik hem lezzetli hem de uygun fiyatlı. Böyle olunca sokaklarda kalabalık eksik olmuyor. Üstelik güneş battıktan saatler sonra bile bu canlılık kaybolmuyor.
İlginç görünümüyle "Magic Potato" lezzetli bir atıştırmalık. Gangnam ise şehrin en zengin bölgesi. Çılgın gibi dans edenler göreceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz :) Bunun yerine kravatlı ciddi tipler plazaları doldurmuş
Bizim dikkatimizi çeken bir başka nokta da insanların giyimlerine gösterdikleri özen oldu. Belki de beklenmeyecek şekilde erkeklerin dikkat çeken bir tarzı var. Kıyafetler aksesuarlarla tamamlanıyor. Özellikle de şapkalar vazgeçilmez. Sırf şapka satan pek çok mağazaya rastladık. İşin güzel tarafı Seul'de çok renkli bir sokak modasının olması. Yani bir zevkiniz varsa böyle tarz giyinmek için hiç de pahalı, büyük markalara muhtaç değilsiniz. Sıra sıra küçük dükkanlarda Kore tasarımı kıyafet ve aksesuarları hiç de pahalı olmayan fiyatlara almak mümkün.
"Made in Korea" artık tüm dünyada bir statü simgesi. Şapka modasına fazla duyarsız kalamadık ve bir çift de biz aldık
Bu tasarım ve dizayn odaklılığın şehirdeki en somut noktası ise Dongdaemun Design Plaza. Zaha Hadid tarafından tasarlanan binanın zaten kendisi de çok farklı ve dikkat çekici. İçerisi ise bembeyaz koridorlarla birbirine bağlanan farklı tasarım atölyelerinden oluşuyor.
Bilim, İnsan, Moda ve Zafer. Sanırız Güney Kore'nin başarısı bundan daha iyi özetlenemez
Baharın en güzel günlerinde gezdiğimiz Seul'ün parklarında da çokça vakit geçirdik. Namsan Park şehre yukarıdan bakan bir konumda. Bizce teleferikle çıkıp yürüyerek inmek en iyisi çünkü çıkış yokuşlardan ötürü biraz zorlu. İniş ise yeni çiçeklenen ağaçların çeşit çeşit rengiyle çok hoş. Eminiz sonbaharda da bu denli güzel oluyordur.
Bir diğer park ise geleneksel bir Hanok köyü. Hanok geleneksel Kore evlerine verilen isim. Bu köy-parkta eski bir Kore köyü canlandırılmak istenmiş. Böylelikle park kentin tarihini merak edenler ve geleneksel Kore yaşamını görmek isteyenlerin uğrak yeri olmuş. Bu parkın ilginç özelliklerinden biri de 2394'te açılmak üzere parkın ortasına bugünkü Seul'u ve Seul yaşamını anlatan 600 kadar eşyanın gömülmüş olması. Zaman kapsülü adı verilen bu proje 1994'te kentin kuruluşunun 600. yılı adına yapılmış.
1950'lerde çok fakir ve savaşlardan bitap düşmüş olan Kore'nin bugünkü görünümü tam bir başarı hikayesi. Kore büyük güçlerden çok çekmiş. Japon işgali, İkinci Dünya Savaşı ve Kore Savaşı'ndan sonra ülke ikiye bölünmüş. Güney Kore hızla Batı etkisine girerken Kuzey Kore içe kapalı bir sistem benimsemiş. Güney, 1970'lerden itibaren büyük bir atılım yaparken Kuzey'in bugünkü hali malum. Amerikan ve Batı etkisi kültürü de dönüştürmüş. Bugün Güney Kore'nin %20'si Hristiyan ve %50'ye yakını din dışı kategorisinde gösteriliyor. En popüler sporlarlar futbolla beraber beyzbol ve insanlar batılı bir yüze sahip olabilmek için estetik ameliyatlar oluyorlar. Bu kadar uzun bir aradan sonra ve böyle farklılıklara rağmen dileriz bu iki düşman kardeş Almanya örneğindeki gibi başarıyla bütünleşir ve bugün Seul metrosunda olası Kuzey Kore kimyasal saldırısına karşı tutulan gaz maskelerine gerek kalmaz.
Kalabalık sokaklar ve kısıtlı alanlara Seul'un çözümlerinden biri asansörlü katlı otoparklar olmuş. Göz kapağı ameliyatlarıyla batılı bir yüze benzeme isteği ise sanırız bir obsesyona dönüşmüş. Öncesi ve sonrası fotoğrafları ve reklamlar her yerde.
Ama sanırız ki bu hızlı değişime karşın Güney Kore mutfağı geleneksel lezzetlerini koruyabilmiş. Denediğimiz yemekleri çok beğendiğimizi söyleyemesek de kötü de değildi. Özellikle Itaewon bölgesi restoranlar konusunda çokça seçenek sunuyor. Yemekleri yemenin ise kendine has bir zorluğu var. Kore'deki yemek çubukları diğer Asya ülkelerinin aksine metal ve düz. Bu da tutmayı ve tuttuğunuz lokmayı ağzınıza götürebilmeyi iyice zorlaştırıyor :)
Bibimbap pirinç üstüne çeşitli sebzeler konulup üstlerine de yumurta kırılarak hazırlanan bir yemek. Kimchi; zenzefil,sarımsak ve çeşitli biberlerden oluşan bir sos içinde bir tür lahana salatası gibi düşünülebilir. Bindaeddeok ise bezelyeli ve soğanlı bir çeşit pancake. Bunlar pek iştah açıcı gelmediyse Kore barbeküsünü tavsiye ederiz. Pratik barbekü restoranlarında kendi etinizi kendiniz pişirebiliyorsunuz
Unutmadan;
- Seul bizce kıyafet alışverişleri için akılda tutulması gereken bir şehir. Boş bir valizle gelip doldurup gitmek için çok sebep var.
- Tasarım ve moda anlamında ufkunu açmak isteyenler ve yeni fikirler arayanlar için Seul yakın takibe alınacak bir şehir
- Elektronik alışverişi için de şehirde büyük merkezler var ancak biz hem çok meraklı olmadığımızdan hem de aradığımız birşey olmadığından fazla zaman geçirmedik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder