Translate

19 Nisan 2014 Cumartesi

Japon’un Japon’dan Başka Dostu Yoktur


Seyahatimizin en çok merak ettiğimiz duraklarından birinde, Japonya’dayız. Bizim Japonya’ya giriş şehrimiz ise Osaka oldu. Aslında Kore üzerinden Japonya’ya deniz yoluyla da geçilebiliyor. Bunun için öncelikle Seul’den Busan’a gitmek oradan da haftanın belirli günlerinde sefer yapan bir gemiyle Japonya’ya geçmek mümkün. Biz ise –bu seferlik- Busan’a gitmediğimiz için doğrudan Seul’den Osaka’ya uçtuk.
Osaka Japonya’nın üçüncü büyük şehri. Aynı zamanda Kyoto veya Kobe’ye gidecekler için de merkezi bir bağlantı noktası gibi düşünülebilir. Bizim içinse Osaka’nın, Japonya’ya ve Japon kültürüne adım attığımız şehir olduğu için hafızamızda özel bir yeri olacak.




Asya’da geçirdiğimiz günler boyunca aslında Türkiye’deki olumlu algısının aksine Japonların ve Japonya’nın çevre ülkelerde pek de sevilmediğini anladık. Bizlerin son derece saygılı ve düzenli insanlar olarak düşündüğü Japonlar’ın neden komşularınca pek de sevilmediği başlangıçta şaşırtıcı gelebilir. Oysa 19.yy’ın sonları ve 20.yy’daki Japon yayılmacılığı ve bu dönemde yaşananlar neredeyse tüm Uzak Doğu’da hatta Avustralya’da dahi bir Japon korkusuna yol açmış. Yıllar süren savaşlar İkinci Dünya Savaşı’yla beraber tüm bölge için felaketle sonuçlanmış. O zamandan bugüne dek elbette Japonya ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler olumlu yönde gelişme gösterse de halen karşılıklı olarak mesafeli duruşu hissedebiliyorsunuz. Savaşan sonra işgal edilen Japonya’da, elbette kültür de bu durumdan etkilenmiş. Geleneklerin hayli önemli olduğu ülkede bugün artık karmaşık bir kültür var.

Japonya'nın en popüler sporu baseball. Osaka'nın takımı Hanshin Tigers ile ilgili haberler gazetelerde geniş yer kaplıyor

Osaka sokaklarındaki ilk gezintimizde dikkatimizi çeken sessiz sakin yollar oldu. Bir süre sonra bunun sebebinin sokakların tenhalığından çok otomobillerin çok daha az gürültülü olmasından kaynaklandığını fark ettik. Bunun nedeni ise çok sayıda hybrid ve elektrikli araçların olması. Kendi kendimize fark ettiğimiz bu gözlemimizi akşam otelimize döndüğümüzde konuştuğumuz İspanyol ve Şilili oda arkadaşlarımızdan da duyunca bundan emin olduk. Ayrıca şehirde yaşlısı genci bir çok kişi bisiklet kullanıyor. Yaşlısı derken de gerçekten yaşlı olduklarını da vurgulayalım. Yollar buna göre düzenlenmiş ve hem yayalara hem de bisikletlilere yollarda öncelik tanınıyor.

Şehirde ulaşım son derece gelişmiş. Dotonbori'nin dışında yollar sakin ve huzurlu. Merkezde ise canlı ve genç bir kalabalık var


Japonlarla ilgili hemen dikkat çeken bir başka gözlemimiz de son derece temiz oldukları. Bunu her yerde fark edebiliyorsunuz. Sokaklar, oteller, bina içleri hatta taksiler… İçleri tertemiz. Ama esas olarak tuvaletlerden bahsetmek lazım. Tuvaletlere ve özellikle de klozetlere ayrı bir önem veriliyor. Bir sürü tuşlu ve “çok fonksiyonlu” klozetleri görünce başta tebessüm etmemek olanaksız. 3-5 tuşlu standart klozetlerden ısıtma sistemli, 17 tuşlu ve hatta masajlı modellere varana dek çeşit çeşit klozet görmek mümkün. Kısacası Japonların poposu kıymetli J Bunları görünce ister istemez kendimize yakıştırdığımız temiz olma sıfatını ve halka açık “umumi” tuvaletlerin durumunu akla getirmeden edemedik.


Tek başına bir klozet resmi koymaya terbiyemiz müsade etmedi :) Neyse ki youtube'da bu konuda çokça videoya rastlamak mümkün. Bu da onlardan bir tanesi

Osaka’nın merkezi Dotonbori bölgesi. Birçok yeri araç trafiğine kapalı ve sadece yayalara ayrılmış. Üstleri kapalı upuzun pasajlar iç içe geçiyor. Bu pasajlarda her çeşit ürün ve mağaza var. Dolayısıyla her daim kalabalık ve cıvıl cıvıl.Sanıyoruz ki bu insan trafiğini kendilerine çekebilmek adına binalardan sarkan dev ve tuhaf görseller var. Kocaman yengeçler ya da balıklar veya dragonlar bunlardan bazıları.


Kuidaore Taro trampet çalan bir çeşit robot ve kentin simgelerinden biri. Her an karşınıza çıkan tuhaf görseller şehre ayrı bir hava veriyor
Dotonbori hava karardıktan sonra da canlılığını yitirmiyor. Alış veriş kalabalığı yerini yavaş yavaş akşam yemeği için gelenlere ve gece eğlencesine bırakıyor

Osaka pasajları kadar yemekleriyle de meşhur. Hatta “kuidaore” diye bir kavram var ve Osaka’nın bu işin merkezi olduğu söyleniyor. Kuidaore basitçe varığını yoğunu harcayıp kaybedene dek yemek” anlamında kullanılıyor. Bu abartılı tanımın elbette gerçeklikle bir ilgisi var. Osaka’da çokça Michelin yıldızlı restoran var ve hepsinin de birbirinden lezzetli olduğundan şüphemiz yok. Eğer buralara gidp kendinize güzel bir ziyafet çekerseniz sizin de kuidaore olmanız kaçınılmaz. Ama neyse ki bu lezzetleri varını yoğunu kaybetmeden de tadabilirsiniz. Bunun için neredeyse sınırsız seçeneğiniz var. Dotonbori ve çevresinde sayısız restoran var ve biz hiçbirinde hayal kırıklığı yaşamadık. Restoranların girişlerine üzeri yazılı kısa perdeler asmışlar. Bu perdelerin aralıklarından içeriyi kısmen görebiliyorsunuz ve bu hem merakınızı arttırıyor hem de restoranlara ayrı bir hava veriyor. Perdelerin arasından restorana girdiğinizde ise sizi gören garsonlar ve ustalar yüksek sesle sizi selamlayıp karşılıyorlar. Bu sıcak karşılama hem hoşunuza gidiyor hem de bu bilmediğiniz yiyecekler diyarında rahatlamanıza sebep oluyor. Kimi restoranlarda ayakkabılar çıkartılıyor.


Sıkı bir disiplinle çalışan ustaların elinden çıkan yemekler de haliyle oldukça lezzetli oluyor. Restoranların kendine has tarzları yemeklerin lezzetini sanki daha da arttırıyor




Bu yemek cenneti şehirde elbette bir çok meşhur tat var. Sushiler son derece lezzetli ve ustaları izlemek bile çok zevkli. Yanında yeşil çayı hiç unutmuyorlar. Bir çeşit tatlı su yılan balığı olan Unagi de hem bir ana yemek olarak hem de sushi çeşitlemelerinde kullanılıyor ve gerçekten lezzetli. Ama şehrin en popüler yiyeceği bir çeşit ahtapot köftesi denilebilecek Takoyaki. Şehirde bunu yapan pek çok yer var. Hepsinin de önünde kuyruk oluyor. Tadı elbette ki özellikle sosundan dolayı bizlere biraz yabancı ama kötü değil.

Takoyaki ustaları adeta makine gibi çalışıyor. Meraklı kalabalık dükkanların önünden hiç eksik olmuyor


Yemek zevki tatlılara da yansımış. Tatlılarda alışıldık tatlar dışında yeşil çay ya da fasülye dahi kullanılıyor. Sonuçta ortaya bir sürü yeşil pasta ve tatlı çıkıyor. Tatları hiç de fena değildi. Ancak biz yine de en çok bir çeşit Osaka usulü cheesecake yapan Pablo’yu beğendik.


Bu kadar yiyecek odaklı bir şehirde pek de şaşırtıcı olmayacak şekilde mutfak endüstrisi de hayli gelişmiş. Doguyasuji bölgesi her çeşit mutfak araç gerecinin bulunabileceği bir yer. Bizim için enteresan olan çok beğendiğimiz plastik yemeklerin imalatını yapan dükkanlara da rastlamamız oldu.



Bunun yanında bıçak dükkanları da ilgi çekici. Ünlü Japon çeliğinin nadide örneklerini görebileceğiniz bu mağazalarda Santoku bıçaklarından Samuray kılıçlarına varana dek çeşitli bıçaklar satılıyor. Bu arada savaştan sonra uzun yıllar boyunca Japonya’da kesici alet taşımanın yasaklandığını ve hemen hemen tüm geleneksel kılıçların toplanıp ABD’ye götürüldüğünü de belirtelim.

Osaka’da uğradığımız ilginç mekanlardan bir diğeriyse Bar Core oldu.Bu yaklaşık 4 kişilik mikrobar özellikle viski severlerin tercih ettiği küçücük bir köşebaşı dükkanı. Biz okuduğumuz tavsiyeler üzerine gittik ancak bizce daha çok müdavimlerine hitap eden bir havası var.
Bar Core'da tavsiye üzerine Japon viskisi Hibiki'yi tatma şansı bulduk
Unutmadan;
  • Osaka bizce Japonya için güzel bir başlangıç noktası. Ulaşımın kolaylığını düşününce uzak bir şehre bile birkaç saatlik bir yolculukla ulaşabiliyorsunuz.
  • Japonya’nın nüfusu hayli yaşlı olmasına rağmen ve hatta evcil hayvan sayısı ülkedeki çocuk sayısını çoktan aşmışken Dotonbori’nin kalabalığında bunu fark etmiyorsunuz
  • Sigara reklamlarının serbest olması ve bir çok mekanda halen sigara içiliyor olması ise bizim için olumsuz bir nokta
  • Gece hayatı olarak da "hostes bar"lar ilgi çekici. Anladığımız kadarıyla ağırlıklı olarak maaşlı çalışan erkek müşterilere hitap eden bu barlarda kadın hostesler erkeklerle içki içip sohbet ediyor ancak çıplaklık ya da daha fazlası söz konusu değil. Hatta bu bir çeşit modern geyşalık olarak tarif ediliyor.Bu barların olduğu çevrede takım elbiseli görevliler müşterilere içeri girene dek eşlik ediyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder